ALAADDIN SABİT BOSNALI’NIN “KÜLLİYAT”INDA BULUNAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİN AZERBAYCAN FOLKLORUNDA KARŞILAŞTIRILMASI
Şehla V. HALİLLİ
(Muhammed Fuzuli adına Elyazmalar Enstitüsü, Bakü, Azerbaycan)
Bosnanın Uzica kasabasında doğan Alaaddin Sabit Bosnalı’nın doğduğu yıl tam olarak belli değil. Fakat Sabit hakkında ilk araştırmayı yapan Y.Ripka’ya göre o, 1650 yılında doğmuştur. Kendi memleketinde ilk tahsilini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş, Seydizade Mehmet Paşa’nın dairesine imam olmuştur. Bundan sonra bazı medreselerde müderrislik yapmış, bazı vilayetlerde de kadılık etmiştir. 1712 yılında İstanbulda vefat etmiştir. Divan, Zafername, Berbername, Derename, Amrü ül-Leys, Edhem ü Hüma gibi eserleri vardır.
Alaaddin Sabit Bosnalı’nın hayatı ve kişiliği Azerbaycan edebiyatında az bilinir. Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Muhammed Fuzuli adına Elyazmalar Enstitüsü’nde Alaaddin Sabit Bosnalı’nın «Külliyat»ı mühafıza olunmaktadır. Bu yazma Azerbaycan’da tek nüshadır ve аvtоgrаf оlduğu düşünülüyor. Azerbaycanlı araştırmacılar Asiya Memmedova və Azade Musayeva bu eser hakkında bilgi vermişler.
Azerbaycan edebiyatında daha yeni öğrenilmeye başlanan bu eser Türkiye’de tabii araştırılmıştır. Bu yönde son araştırmalardan biri 1991 yılında Turgut Karacan tarafından yapılmış ve Sivas’ta basılmıştır. O, Sabit’in “Divan”, “Zafername” ve “Derename” adlı eserleri üzerinde çalışma yaparak, onları yeni harflere çevirmiştir.
Klassik edebiyatta darb-ı mesel, durub-ı emsal ya da sadece mesel olarak geçen atasözleri ve deyimler belli kelimelerle kurulan kalıplaşmış sözlerdir. Divanü Lugat-it Türk ve Kutadgu Bilig’de rastladığımız atasözleri, atalarımızın inançlarını, yaşayışlarını, duygu ve düşüncelerini bize yansıtırlar. XII yüzyildan sonra mesnevilerde, kaside ve gazellerde kullanılmaya başlayan atasözleri ve deyimler, XIX yüzyılın sonlarına kadar şairlerin faydalandığı bir sanat haline gelmiştir. Bu da eserlere sadelik, yerlilik ve millilik kazandırmıştır.
Sabit de eserlerinde atasözleri ve deyimlere çok yer vermiştir. Dili halk diline çok yakın olmuştur. O, kelime oyunlarını çok sevmiş, eserlerinde çok hoş ifadeler kullanmıştır. Başka şairlerin eserlerinde atasözleri ve deyimlere, darb-ı mesellere rastlansa da Sabit bu şairlerden farklı olarak, en zengin kullananı olmuştur. Çağdaş Türkiye folklorundaki atasözü ve deyimlerle karşılaştırılsa da, onun kullandığı çok sayıda atasözü ve deyimlerin bilavasıta Azerbaycan folklorunda karşılığı vardır. O yalnızca atasözü ve deyimler değil aynı zamanda hayret ifade eden deyimler, temenni ve dilek gibi, beddualar gibi folklor örneklerini de kullanmıştır. Bazı deyim ve atasözlerinin Azerbaycan türkçesi ile karşılaştırıldığında aynı olduğunu, bazılarının ise Türkiye türkçesi ile aynı olduğunu görebiliriz. Aşağıda Sabit’in kullandıkları atasözleri ve deyimler, karşısında ise Türkiye folklorunda ve Azerbaycan folklorunda şu anda kullanılan karşılıkları gösterilmiştir.
Sabit’in kullandıkları |
Türkiye folklorunda kullanılanlar |
Azerbaycan folklorunda kullanılanlar |
Açma kutunun kapağını | Açtırma kutunun kapağını | Açaram sandığı tökerem pambığı |
Akmazsa tamlar | Akmasa da damlar | Axmasa da damar |
Arif olan mektubu ardından okur | Arif olan mektubu ardından okur | Arife bir işare besdir |
Ateşle pamuk bir araya gelmez | Ateşle pamuğun oyunu olmaz | Odla pambığı yanaşı qoymaq olmaz |
Az olur uz olur | Az söyler uz söyler | Az olar saz olar |
Bıçak üstühana dayanmak | Bıçak kemiğe dayanmak | Bıçaq sümüyə (kemiğe) dirənmək |
Deliye taş andırma | Deliye söz atma | Delinin yadına daş salma |
Kazdığı kuyuya düşmek | Kazma kuyuyu kendin düşersin | Başkasına quyu qazan özü düşer |
Taş üzre taş kalmamak | Taş üstünde taş bırakmamak | Daşı daş üstünde koymamak |
Yüzünden zehr akmak | Yüzünden akmak | Üzünden zeher tökülmek |
Eski har eski palan | Eski har eski palan | Köhne hamam köhne tas |
Keskin hal kendi zarfına zarar eyler | Keskin sirke kabına zarardır | Sirke tünd (keskin) olar, öz gabını sındırar |
Göz görüp gönül begenmek | Göz görür gönül ister | Gözüm gördü könlüm sevdi |
Kucundugu yire barmak basmak | Hassas olan yere parmak basmak | Yarasına duz basmak |
Baş üzre yiri olmak | Baş üstünde yeri var | Göz üstünde yeri olmak |
Bir kaşık suda boğmak | Bir kaşık suda boğmak | Bir qaşıq suda boğmak |
Yagırı olan kocınur | Yarası olan kocunur | Soğan yememisen için niye göyneyir |
El açmak | Avuç açmak | El açmak |
Kuyrugın basmak | Kuyruğuna basmak | Quyruğuna basmak |
Bel bağlamak | Bel bağlamak | Bel bağlamak |
Bir içim ab | Bir içim su | Bir içim su |
Can atmak | Can atmak | Can atmak |
Çam sakızı olmak | Israr etmek | Gır-saggız olmak |
Gözine kül üfürmek | Aldatmak | Gözüne kül üfürmek |
Iki ayağı çukurda olmak | Bir ayağı çukurda olmak | Bir ayağı çukurda (gorda) olmak |
Yüzünde şeytan tüyi var | Yüzünde şeytan tüyü var | Üzünde şeytan tükü var |
Hımara güci yetmeyen döğer semeri | Eşeğe gücü yetmeyip semeri dövmek | Eşşeye gücü çatmır,palanı döyür |
Su akdugı semte akar | Su aktığı yere akar | Su akar çukurun tapar (bular) |
Şeytan atına bindirmek | Cin atına mindirmek | |
Suyı san’atla altından yürütmek | Saman altından su yürütmek | Saman altından su yeritmek |
Sag olana her gün bayram | Sağ olana her gün bayram | Deliye her gün bayram |
Kaynakça
- Musayeva A. (2008). Orta esr elyazmaları ve Azerbaycan medeniyeti tarihi problemleri. Bakü. Nurlan.
- Karacan T. (1991). Bosnalı Alaeddin Sabit. Divan. Sivas. Cumhuriyet Üniversitesi yayınları.
ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMALI EDEBİYAT, EDEBİYAT VE DİL ÖĞRETİMİ KONGRESİNDE (Gazi Universitesi – Nisan 2009 – Ankara – TURKIYE) poster gibi sunulmuştur.
Bir şərh yazın